Kinaye (Değinmece) |
Örnekler: Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Gerçek Anlam: Ateşin olmadığı yerde duman da yoktur.
Gül dikensiz olmaz. Gerçek Anlam: Her gülün dikeni vardır.
Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Bu dizelerde “ocak” sözcüğü kinayeli kullanılmıştır. Gerçek Anlam: Ateş yakılan yer Bulamadım dünyada gönle mekân Bu dizelerde kinaye vardır. “Gül” ve “diken” sözcükleriyle kinaye yapılmıştır. Gerçekte her gülün etrafında diken de vardır. Bu gerçek anlamdır; ama kastedilen bu değildir. Bundan hareketle me-caz anlam anlatılmak istenmiştir: Nerede bir iyilik, güzellik varsa onun etrafında kötülükler de vardır.
Dadaloğlu’m der ki belim büküldü Birinci dizede “beli bükülmek” sözlerinde kinaye vardır. Gerçekte Dadaloğlu’nun ihtiyarlık veya hastalık nedeniyle beli bükülmüş olabilir. Ama şairin anlatmak istediği bu değildir. O, çektiği sıkıntıların büyüklüğünü, çokluğunu anlatmak için “beli bükülmek” sözlerini kullanmıştır.
Dilber bezme (meclise) gelince yüzü güldü aşıkın. Bu dizede “yüzü güldü” sözleri ile kinaye yapılmıştır. Burada an-latılmak istenen sevgilinin geldiğini gören aşığın “gülme”si, “bu duruma çok sevinmesi” dir.
Seydi Fakıllı köyünde kadınlar su çeker gayya kuyusundan Bu dizelerde “uyanmak” sözcüğü ile kinaye yapılmıştır. Şair, Anadolu insanını ölüm uykusundan uyandırmaya çalışırken, asıl anlatmak istediği sözcüğün mecaz anlamıdır. Çünkü burada “uyanmak” sözcüğü ile halkın bilinçlenmesi, ezilmişliğinin far-kına varması anlatılmak istenmiştir.
Yine parmağım ağzımda kaldı Bu dizelerde “parmağım ağzımda kaldı” deyimiyle kinaye yapıl-mıştır. Burada deyim gerçek anlamının dışında, mecaz anlamıyla kullanılarak kinaye yapılmıştır. Şair sevdiğine olan hayranlığını “parmağım ağzımda kaldı” sözleri ile ifade etmiştir. Gerçekte de şairin parmağı ağzında olabilir, ama esas anlatmak istediği hayranlığıdır.
Yahya Kemal yokuş tırmanırken terlemiş, şişman ve ağır vücudunu taşıyamaz olmuştu. Tam o sırada ma-halle bakkalının önündeki sandalyeyi görüp oraya oturdu. Yağlı bir müşteri kazandığına memnun olan bakkal kibarca sordu: Bu parçada “yağlı” sözcüğü ve “nefes almak” sözleriyle kinaye yapılmıştır. Gerçekte Yahya Kemal şişman olduğu için yağlı bir vücuda sahiptir. Ama burada esas anlatılmak istenen onun zengin, paralı biri olmasıdır. “nefes almak” soluk almak ve “dinlenmek” anlamına gelir. Şair, bu sözle sözcüğün yakın anlamını (soluk almak) söyleyerek uzak anlamını (dinlenmek) anlatmak istemiştir.
- Ey benin sarı tamburam, Tambur, yay ve mızrapla çalınan, uzun saplı, telli bir çalgı çeşidi-dir. Ceviz, maun, pelesenk, kelebek gibi ağaçlardan, oyularak yapılır. Dolayısıyla gerçekte tamburun içi oyuktur. Burada “içim oyuk” sözüyle bu gerçeklik de anlatılır, ama esas anlatılmak iste-nen kişinin “çok üzgün” olmasıdır.
Gönlüm gibi ey name yarda kaldın Önce şiirin anlamını söyleyelim: Ey mektup, gönlüm gibi sen de yarda kaldın, sen ise sarığın kıvrımlarında kaldın. Şiirde “baş üzre yerin var” sözleri ile kinaye yapılmıştır. Gerçekte mektup başın üzerinde olabilir. Mecaz olarak ise önem verme söz konusudur. Zaten esas anlatılmak istenen de budur. Sevgiliye verilen ya da ondan gelen mektubun önemli olduğu vurgulanmaktadır. Yorumlar (0)
![]() Yorum yaz
|